Büyük kaynım doymak tükenmek bileyen vahşi bir hayvan gibiydi,
belirli belirsiz saatlerde eve geliyor, ortam müsaitse ayak üstü bile
olsa beni bir güzel becerip gidiyordu. Eğer müsait bir ortam yoksa da,
bana çatı katına çıkmam için talimat veriyordu. Ondan korktuğum için
boyun eğiyor ve ardından çatı katına çıkıyordum. Beni pantolonunu
çıkarmış bir vaziyette karşılardı, 5-10 dakikada düzüşürdük.
Ona keza küçük kaynım da öyleydi, aç bir sırtlan gibi etrafımda
dolanıp duruyordu. Mesela mutfağa mı gittim, annesini kollar, asayiş
berkemalse yanıma gelir, arkama geçip kafasını eteğimin atından sokar,
kalçalarımı sömürürdü. Geceleri sessizce odama gelir, birkaç defa siker
ve sevinçle çıkardı odamdan. En komiği nedir biliyor musunuz? Küçük
kaynımın beni kendinden geçmiş bir vaziyette sikerken ‘Yenge’ diye hitap
etmesi ve büyük kaynıma beni sikerken de, benim ona ‘Abi’ diye hitap
etmemdi
Artık yaydan fırlamış bir ok gibiydim, içimde uyuttuğum canavar
çıkmıştı adeta gün yüzüne. Amacım kocamin en üst katımızda oturan
amcasının oğlunu ayartmaktı. Onda zorlanacağımı düşünüyordum, çünkü
karısına aşıktı ve gözleri dışarıda değildi. Planlar kuruyordum, ona
nasıl sokulacağımı kara kara düşünürken, ekmeğime bal süren bir gelişme
ceryan etti, karısının birkaç günlüğüne annesinin yanına gitmesi
gerekti. Kuzu görmüş bir kurtedasıyla sevindim. Fırsat ayağıma gelmişti.
Bir gün belirleyerek gece yarısını geçmesini bekledim. Zaman gelip
çatınca usulca onun dairesinin önüne kadar yalınayak çıktım. Üzerime de
uzunca bir hırka giymiştim ve boğazıma kadar da düğmelemiştim. Dışarıdan
bakan kapalı sanır, ama içimde başka hiçbir şey yok. Zaten son
zamanlarda iç çamaşırı kullanmaz olmuştum, seks hayatım çok faal olduğu
için zaman kaybı yaratıyorlardı bana. Herneyse, kapısını çaldım. Kapıyı
açtı ve şaşkınlıkla bana baktı…
Gecenin bu saatinde ben göreceğini düşündüğü en son kişiydim belkide.
“Hayırdır yenge, birşey mi var?” diye sordu. Bir hışımla onu itip içeri
girdim ve kapıyı içerden kilitleyerek, “Evet bir derdim var!” dedim,
aldırmadan yürümeye başladım. Kayıtsızca ne olduğunu çözemediği için
peşimden sürüklendi. Ben yatak odasına kadar gittim ve odanın tam
ortasında durdum. Meraklı gözlerle bana bakıyordu halen. Karşısına geçip
yukarıdan aşağıya olmak suretiyle hırkamın düğmelerini açmaya başladım.
“Yenge ne yapıyorsun?” diye çıkıştı bana. “Seni istiyorum, bu gece beni
fethetmen gerek!” dedim. Ama çok hiddetlendi, beni dışarı atmak için
kolumdan tuttu. Kolumu çekeyim derken bacağım komidine çarptı ve beni
yere düşürdü. Gayri ihtiyari yere düşerken tutunma ihtiyacı hissettim, o
anda elime şortu takıldı. Cengaverin üstünde sadece şortu vardı, ama o
da kurtarmadı beni, şort ta, ben de yerdeydik, çırılçıplak kalmıştı…
Canım yanmış numarasına yattım o anda. Panik olmuştu, beni yerden
kaldırıp, yatağa uzanmamı sağladı. Tam doğrulacakken dudaklarına
yapışarak, dilini kapıp emmeye başladım. İtmeye çalıştıysa da öfkesi
zevke dönüştü ve bana karşılık vermeye başladı. Baktım bir ara benim
açmaya başladığım geri kalan düğmeleri açıyordu. Tamamen açınca hırkayı
çıkarıp aldı, memelerimi avuçlayarak sömürmeye başladı. Acayip
yiyişiyorduk. “Ah yenge ne yaptın sen, kalkanın insafı bulunmaz, beni
baştan çıkardın, artık seni sikecem çaresiz!” dedi. Siki kazık gibi
olmuştu bile. Bacaklarımı omuzlarına dayamak suretiyle, o koca yarağı
amıma kökledi. İçime gidip geldikçe iniltilerimi çığlığa döndürmemeye
çalışıyordum. Ama öyle sert sikiyordu ki bazen, çığlık atmayana
aşkolsun. Coşmuştuk adeta.
“Yaktın beni yenge, nasıl yaparsın bunu bana, nasıl siktirirsin
kendini bana!” diyor, öfkeyle vuruşları sertleşiyordu. Bu benim hoşuma
gidiyordu tabii. Kökleye kökleye siktikçe, “Amını parçalayacam yenge,
beni baştan çıkartmak neymiş gösterecem sana, seni saatlerce sikeyim de
aklın başına gelsin!” diye homurdanıyordu.
Bir ara hızını alamayıp yatakta beni yüzüstü çevirip domalttı ve bana
“Hazır ol yenge, götünü de sikecem!” dedi. O an cazip geldi, “Olur sik
bakalım!” dedim. Yarağının ucunu götüme sokmaya çalıştı. Canım çok
yanınca, “Bırak!” diye bağırdım. Israr etmedi, bıraktı ve sırt üstü
çevirip, bacaklarımı ikiye ayırdı, “Artık boşalma zamanı!” diye cart
diye amıma daldırıverdi sikini. Sert sikilmeyi seviyorum ve o gidip
geldikçe, “Daha hızlı!” diye bağırıyordum. Ve aynı anda patladık, orgazm
olduk. Sikini eme eme yeniden kazık gibi yaptım. Sabaha kadar öfkeyle
karışık sikti beni…
Sabahın ilk ışıkları odayı yeni yeni aydınlatırken, ben kendi daireme
süzüldüm, banyoya attım kendimi. Çıktığımda telefonuma baktım. Bir de
ne göreyim? 20 cevapsız çağrı ve “Sabah geliyorum, hazırlıklı ol, seni
çok özledim!” diye yazan bir de mesaj vardı. Gelecek olan kimdi
dersiniz? Kocam!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder